5 Mayıs 2011 Perşembe

sanayide su

Türkiye’de kullanılan toplam su miktarı yıllık 42 milyar metreküptür.(DSİ 2008)  Türkiye’nin mevcut su potansiyelinin %35 i kullanılmaktadır. Bunun sektörel dağılımı: tarımda kullanılan 31,5 milyar metreküp, kentsel kullanımda 6,4 milyar metreküp ve sanayide kullanılan 4,1 milyar metreküptür. Bu dağılımda sanayinin kullandığı su miktarı toplam kullanılan su ile oranlandığında %10 etmektedir. Hemen hemen herkes  sanayinin kullandığı su miktarının çok olduğu ve kullanılan bu suyun tamamen kirlendiği ve hatta çevreye büyük zararlar verdiği, çevreyi kirlettiği imajı hakimdir. Bugün bir sanayi kuruluşu inşa etmek ve işletmek istediğinizde ilk karşılaştığınız mevzuat  ‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğidir’. Bu yönetmelik  31 Aralık Cuma 2004 tarih ve 25687 sayı ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik eski yeni tanımı yapmamakta bütün sanayii kapsamaktadır. Resmi verilere baktığınızda inşa edilen arıtma tesislerinin büyük bir kısmının organize sanayii bölgeleri için yapıldığını görebilirsiniz. Yukarıda da belirtildi. Türkiye’de kullanılan suların ancak %10’u sanayide kullanılıyor. Oysa gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde su kullanım oranı en az  %20-35.
Sanayide neden su kullanılır?
Bir otomobil üretmek için 150 ton, bir ton çelik üretmek için 240 ton, bir fıçı bira elde etmek için 5600 litre, bir kutu meyve ya da sebze konservesi elde etmek için 35 litre, bir kilo kumaş için (baskılı boya yapılıyorsa) 200 litre, yine bir kilo kumaş için (baskısız boya yapılıyorsa ) 120 litre, satranç tahtası üretmek için 16 litre, 450 gram plastik üretmek için 90 litre, 450 gram pamuk ya da yün üretimi için 381 litre, bir varil ham petrolü rafine etmek için 7 ton su kullanmak gerekmektedir. Bu liste uzar gider. Sanayide su soğutmak için, ısıtmak için, enerji taşımak için, basınç taşımak için, yıkamak, temizlemek için, ıslatmak, kabartmak için, dezenfekte etmek için, pişirmek için, haşlamak için, yapıştırmak, birleştirmek için, sertleştirmek için, normalize etmek için, iklimlendirmek için, rutubetlendirmek için,,, daha bir çok sayamadığımız işlemi yapabilmek için su gereklidir.
           
Sanayide kullanılan su nasıl olmalıdır?
Bu soruya bütün sanayi çalışanları temiz olmalıdır şeklinde cevap verirler. Sanayi dışında olan kişilerde sanayide kullanılan suyun kirli de olabileceği görüşündedirler. Çünki onlar sanayii kirli, yağlı hatta kaba bir tabirle pis bildikleri için kullandıkları su da kirli olabilir diye düşünürler. Oysa sanayide kullanılan su, sizin içme suyunuzdan daha arı olmalıdır.
Su damıtılmadıkça ve demineralize edilmedikçe farklı miktarda flor, kalsiyum, sodyum, demir ve magnezyum gibi mineralleri içerebilir.  suyun bileşimini kaynağı ve geçirildiği işlemler belirler. Yeraltı kaynaklarından elde edilen sular daha yüksek mineral konsantrasyonuna sahiptir. Yağmur ve kar sularından oluşan su, kayalardan ve kumdan sızarak bu yoldaki mineralleri toplar. Bu durum, yer altı sularının doğal olarak florlu olmasını açıklamaktadır.
Suyun yumuşak veya sert olması içindeki mineral miktarına göre değişmektedir. Sert sular daha fazla kalsiyum ve magnezyum içerirken, yumuşak sular daha fazla sodyum içerirler. Aslında yumuşak ve sert sular arasında fazla bir lezzet farkı bulunmamaktadır.  Sert sular zamanla su kullanılan işlemlerde köpük ve mineral birikmesine yol açarlar. Bu durum da zamanla beyaz çamaşırların griye dönmesine neden olur.
Su yumuşatıldığında, diğer mineraller azalırken sodyum eklenir. Fakat birçok insan için sodyum miktarı ilgilenilecek kadar önemli değildir. Sert sulara ekleme yapılan miktar, suyun sertlik derecesine bağlıdır. Su tamamen yumuşatıldığında her kupadaki sodyum miktarı yaklaşık 39 miligramdır. Genelde tamamen yumuşatmaya gerek olmamaktadır. Yumuşatılmış şehir sularında ortalama sodyum miktarı her kupa için 22 miligramdır. Unutmayın, kendi su kaynağınız yumuşatılma işleminden geçirilmiş olmayabilir.
Endüstriyel işlemlerin sağlıklı ve verimli çalışabilmesi için, işlemlerde uygun özellikte sular kullanılması gerekmektedir. Uygun özellikte su kullanılmadığı zaman, işlemlerde aksamalar ve sistemde arızalanmalar sıklaşarak bakım masrafları artacak, verimde düşmeler gözlenecek ve ürün kalitesi düşecektir. Bu nedenle endüstriyel işlem suyunun hazırlanmasında, çekilen kuyu suyu (yeraltı suyu) kalitesine bağlı olarak havalandırma, demir oksidasyonu, filtrasyon, yumuşatma, dezenfeksiyon gibi işlemlerin bir kısmı ya da tamamı uygulanmalıdır.
Arıtma işleminden önce alınan numunelerde pH, alkalinite, elektriksel iletkenlik, toplam çözünmüş katılar, toplam sertlik, klorür, toplam demir ve silis analizleri yapılmalıdır.
Şebeke suyu, kalsiyum, magnezyum, askıda katı madde, demir, mangan, bakiye klor ve başka organik maddeler içerebilir. Bütün bunlar, tesisatınızda, makinelerinizde ve ürünlerinizde istenmeyen sonuçlar doğurabilir.Ters Ozmoz, Deiyonizasyon veya Distilasyon gibi arıtma yöntemlerinden sizin için en uygun olanının seçilmesi gerekir. Çünki su bileşiminde Hidrojen ve Oksijen bulunan kararlı bir moleküldür. Su moleküllerinin dipol özelliğinden dolayı kuvvetli bir çözücü olması sebebiyle de doğada saf olarak bulunması çok zordur. Örneğin yağmur suyunda, yeryüzüne düşerken atmosferden çözerek aldığı Oksijen, Azot , Karbondioksit , Hidrojen Sülfür vs. gibi gazlar bulunmaktadır. Yüzey suları da (nehir , göl), yeraltı suları gibi bulundukları bölgenin jeolojik yapısına bağlı olarak değişik nitelikler gösterirler.
Kullanılan su  kuyudan veya şebekeden alındığı hali ile hiç bir işlem yapılmadan kullanılırsa ve bu su içinde kalsiyum ve magnezyum bileşikleri oranı yüksek ise yani sert su ise, endüstride sorunlara yol açar. En büyük sorun ise kazanlarda kireç tabakalari olusturarak, ısı kayıplarına, arızalara neden olmasıdır. Baska bir sorunda sert suların proseste (ürünlerde) kullanılmasıdır. Sudaki kireç oranı, ürünün kalitesini bozmakta yada istenen kaliteye ulaşmak için daha fazla kimyasal harcanmasına neden olmaktadır. Su içinde çözülmüş halde bulunan oksijen iç korozyona, aşınmalara neden olabilmektedir. Su içinde bulunan maddelerin sizin üretiminize nasıl ve ne kadar etki etttiği araştırılır ve su zararlı olabilecek maddelerden arındırıldığında hem ürün kalitesi yükselir hemde kullanılan ekipman ve makinalar arızalanmaz, uzun ömürlü olur. Kullanmak zorunda olduğunuz suyu Ters Ozmoz, Deiyonizasyon veya Distilasyon gibi arıtma yöntemlerinden biri ile arıtırsınız, olabilecek olumsuzluklara karşı önlem almış olursunuz. İstanbul Üniversitesi Hidroklimatoloji Anabilim Dalı tarafından yapılan araştırmalarda Reverse Osmos - Ters Ozmos sistemli bir arıtma cihazı ile arıtılan suda, suyun bünyesinde bulunan kalsiyum %99 oranında, magnezyum ise %97 oranında sudan ayrıştığı belirlenmiştir.

su ve tarım

Bundan 6.000 yıl önce Mezopotamya bölgesinde Sümerler, kazdıkları hendeklerle Fırat ve
Dicle’nin sularını tarlalarına akıtmış böylece insanoğlunun ilk sulu tarıma geçmesini sağlamışlardır. şehirler kuruldu, nüfus arttı. Benzer gelişmeler Mısır’ın Nil, Hindistan’ın İndus vadileriyle Çin’de Sarı Nehir çevresinde yaşandı.
Su kaynaklarının en verimli şekilde değerlendirilmesi II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlamıştır.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra insanların beslenme ve giyinme gibi ihtiyaçlarının artışı topraktan daha çok faydalanmayı mecburi hale getirmiş ve bunun da etkin sulama ile sağlanabileceği sulama yatırımlarına öncelik verilmiştir.

Türkiye’de de modern sulama projelerinin geliştirilmesi, 1950′li yılların başında DSİ ve TOPRAKSU gibi kamu kurumlarının kurulması ile büyük oranda hızlanmıştır. Türkiye’de ekilebilir araziler limitine 1970′li yıllarda ulaşılmış, bu tarihten itibaren ise tarımsal üretimin arttırılması ancak ülke genelinde geliştirilen modern sulama projeleri ile mümkün olabilmiştir.
Türkiye topraklarının 25,8 milyon hektarlık kısmı sulanabilir arazilerden oluşmaktadır.
Ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarı ise 8,5 milyon hektardır. DSİ,  Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve halk sulamalarıyla bu alanın ancak 4,9 milyon hektarlık kısmı sulamaya açılabilmiştir.
Dünyadaki sulanan alanlar ekili alanların sadece %17′lik kısmını oluşturmalarına karşın,
toplam tarımsal üretimin %40′ı bu alanlardan elde edilmektedir.

Suyun kullanım alanları


 Suyun kullanım alanları

İnsanlık tarihinin gelişiminin temelinde de suyun önemli bir rolü oldu. Tarih boyunca
medeniyetler hep akarsuların yanına kuruldu. İlk insanların tarımı öğrenmesiyle birlikte,
insanlar göçebe hayattan yerleşik hayata geçti ve şimdiki modern şehir yaşamına kadar
uzanan tarihi bir süreç başladı.

Soluduğumuz havadan günlük yaşamımıza, sanattan ekonomiye kadar her alanda su,
hayatın devamlılığını sağladı. Su içme suyu, evsel kullanım ve tarımsal sulamanın yanı sıra
bilim ve sanayide de kullanıldı. Buharlı makinelerden hidroelektrik santrallere, ilaç
yapımından tekstile ve kozmetiğe kadar birçok alanda kaynak olarak su kullanıldı. Günlük
yaşamımızda nasıl üretildiğini dahi düşünmediğimiz bu ürünler, hayat standardımızı geliştirdi.
Tarımsal su kullanımıGelişmiş ülkelerde su kaynaklarının % 39’u
Gelişmekte olan ülkelerde %52’si
Türkiye’de %72’si tarımsal amaçlarla kullanılmaktadır.
Endüstriyel su kullanımı (ortalama)1 otomobil üretimi için 300 - 400 ton
1 ton çelik üretimi için 240 ton
1 varil (yaklaşık 200 lt) ham petrolün rafine edilmesi için 7 ton
1 kg kumaş (baskılı boyalı) üretimi için 200 litre...
Diğer: Buharlı makineler, hidroelektrik santraller, ilaç yapımı, tekstil, kozmetik, vs.
Evsel su kullanımıBanyo yapmak için (asgari) 50 - 60 litre 12 kova su
Duş almak için 35 litre 7 kova su
Diş fırçalama (musluk açık-3 dakika) 5 litre 1 kova su
Diş fırçalama (musluk kapalı-3 dakika) 1 litre 1 kova suyun 1/5’i
Damlayan musluk (haftada) 140 litre 28 kova su
Tuvalet için (asgari) 25 litre 5 kova su
Bulaşık ve çamaşır makinesi (1 yıkamada) 100 - 120 litre 20-25 kova su
Araba yıkama 10 litre 2 kova su
Hortumla sulama (saatte) 540 litre 108 kova su

Su'yu tanıyalım

Su Nedir? Oksijen ve Hidrojenden oluşan, Sıvı durumunda bulunan, kokusuz, renksiz, ve tatsız Maddeye Su Denir.
Günlük hayatta hem biz insanların, hem de ayrımsız tüm çanlıların hayati fonksiyonlarını sürdürmelerini sağlayan en önemli, beklide yegâne içecektir. Su besinlerin sindirimi, emilim ve hücrelere taşınmasında, Hücre, organ ve dokuların düzenli çalışmasında, Zaralı maddelerin vücuttan atılmasına, Vücut ısısının denetiminde ve daha sayılamayacak kadar çok işleve sahiptir.
Su, bilinen tüm yaşam biçimleri için gerekli ve vazgeçilmez olan tatsız ve kokusuz bir maddedir. Su, Canlıların yaşaması için hayati bir öneme sahiptir. Küçük miktarlarda çıplak gözle bakıldığında renksizdir. Dünya üzerinde farklı şekillerde bol miktarda bulunur.
Suyun kimyasal ve fiziksel özellikleri nelerdir?Suyun kimyasal formülü H2O'dur. Bunun anlamı bir su molekülünün iki Hidrojen ve bir oksijen atomundan oluştuğudur. İyonik olarak da, (H+) bir hidrojen iyonuna bağlanmış, (OH-) hidroksit iyonu; yani HOH şeklinde tanımlanabilir. Standart Sıcaklık ve basınçta, Suyun buhar fazı ve sıvı fazı arasında dinamik (değişken) bir denge vardır. Saf su, kokusuz, tatsız, renksizdir; fakat Havadaki Karbondioksit kalıntıları ile karbonik Asit çözeltileri oluşturmaya başladığı andan itibaren tadı bozulur ve tehlikeli bir hal alır.
Dünya yüzeyinin %71'i Suyla kaplıdır.Dünyadaki suların yaklaşık %97 si Okyanuslarda bulunmaktadır. %2.4'ü buzul yada kardır. %0.6 lık dilimi ise Göller ve nehirlere aittir.